Anksiyete bozuklukları / Fobiler
Anksiyete (Kaygı) Bozuklukları çoğunlukla yaygın, hoş olmayan ve belirsiz bir endişe hissi ile karakterizedir. Sıklıkla anksiyeteye baş ağrısı, terleme, çarpıntı, göğüste sıkışma hissi, mide rahatsızlıkları, hareketsiz kalamama gibi otonomik belirtiler eşlik eder.
Anksiyete uyarıcı bir sinyaldir. Anksiyete kişiyi yakın bir tehlikeye karşı uyarır ve kişinin tehdit ile başa çıkması için gerekli önlemler almasına olanak sağlar. Bu durum tüm sağlıklı bireylerde gözlenebilir.
Anksiyete bozukluklarında ise çoğunlukla kaygı uyandıran etken ya bilinmez ya da bastırma ve yer değiştirme savunma mekanizmaları ile asıl anksiyete nedeni olan durum veya nesne çarpıtılarak farklı bir şekle dönüştürülür.
Anksiyete bozuklukları 4 başlık altında gruplandırılır.
1-Yaygın Anksiyete Bozuklukları
2- Panik Bozukluk
3- Fobik Bozukluklar
4- Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu
Yaygın anksiyete bozukluğu;
Kişinin nedeni belirsiz bir şekilde sürekli kaygı içinde hissetmesi, gelecek ile ilgili korku, başına kötü bir şey gelecekmiş ya da kötü bir haber alacakmış gibi hissetme biçiminde kendisini gösteren ek olarak beraberinde bedensel yakınmaların olabildiği (çarpıntı, nefes darlığı, terleme, kaslarda gerginlik, tansiyonda yükselme, ağız kuruması, ellerde ayaklarda soğukluk ve karıncalanmalar…), genellikle günün büyük bir kısmını kaplayan endişeli, tedirgin, huzursuz bir duygu durum ile karakterize bir hastalıktır.
Yaşam boyu yaygınlık oranı %3-6 arasındadır ve kadınlarda daha sık görülmektedir.
Yaygın anksiyete bozukluğu olan kişilerin yaklaşık %60’ ında depresyon ek tanısı da bulunmaktadır. Depresyon dışında fobiler, panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, alkol/madde bağımlılığı gibi ruhsal hastalıklara da eşlik etme olasılığı yüksektir.
Hastalığın başlangıç yaşı genellikle 20 li yaşlardır, tedavi edilmediği durumlarda kronikleşebilir ya da yaygın anksiyete farklı ruhsal hastalık belirtilerine dönüşüm gösterebilir.
Anksiyete Bozukluğu Tedavide psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
Panik bozukluk:
Anksiyete Bozuklukları içinden Panik bozukluk kendiliğinden ve beklenmedik bir şekilde gelişen tekrarlayan panik atakların olduğu ve atakların görülmediği zamanlarda ise her an yeniden panik atak geçirme korkusunun yaşandığı bir ruhsal rahatsızlıktır. Panik bozukluğu olan hastalar bir süre sonra panik atak geçirme kaygıları ile baş edebilmek için yalnız kalmaktan, dışarı çıkmaktan, trafiğe girmekten kaçınma gibi fobik belirtiler geliştirirler.
Panik atak; ölüm korkusu, aklını, öz denetimini yitirme korkusu gibi kişiyi aşırı rahatsız eden yoğun duyguların olduğu yaklaşık olarak 5-10 dk süren, nadiren yarım saati aşan ardından çoğu zaman kendiliğinden yatışan anksiyete krizleridir. Yaşam boyu en az bir kez panik atak geçirme olasılığı %10 dur. Panik ataklar Panik Bozukluk hastalığı dışında diğer ruhsal hastalıklarda da görülebilir.
Toplumda panik bozukluğu hastalığının yaşam boyu yaygınlık oranı %3’ e yakındır. Kadınlarda daha sık görülmektedir.
Panik bozukluğunun çoğunlukla geç ergenlik ve geç yetişkinlik dönemlerinde başladığı görülür.
Tedavide psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
Fobik bozukluklar:
Fobi; normalde kişi tarafından korku uyandırmayacak belli durumlar ve nesnelere karşı yoğun korku ve kaçınma tepkisi oluşmasıdır. Kişi bu nesne ve durumlardan bu denli korkulmayacağını ve yaşantıladığı kaygının anlamsız olduğunu bilmesine rağmen duygularını yatıştıramaz. Ruhsal gerginliğini ancak bu nesne ve durumlardan kaçınarak çözebilir.
Fobik bozuklukları olan kişilerde kaygı yaratan nesne ve durumlarla karşılaşmalar dışında herhangi bir ruhsal rahatsızlık yaşanmaz. Kişi fobik nesne ile karşılaştığında yoğun anksiyete belirtileri yaşar (çarpıntı, nefes darlığı, terleme, kaslarda gerginlik, tansiyonda yükselme, ağız kuruması, ellerde ayaklarda soğukluk ve karıncalanmalar…). Fobik durum ya da nesneden uzaklaşınca tüm belirtiler yatışır.
Nesne ve durumlardaki değişikliklere göre çeşitli fobik bozukluklar tanımlanmıştır:
1-Sosyal fobi:
Kişinin başkaları tarafından değerlendirilebileceği çeşitli toplumsal durumlarda belirgin korku ya da kaygı hissetmesidir.
Kişi çoğu zaman başkaları tarafından izlendiğini, eleştirileceğini, beğenilmeyeceğini, küçük düşeceğini düşünür ve bu durumdan çok kaygılanır. Kaygıları ile baş etmek için yalnız kalmayı ve toplumsal etkileşimlerin yaşandığı ortamlardan uzak durmayı tercih edebilir.
Topluluk içinde konuşmak, yemek yemek veya tuvalete gitmek, yeni insanlarla tanışmak sosyal fobisi olan kişiler için sıklıkla kaygı uyandırıcı eylemlerdir. Çocukluk çağında sınıfta parmak kaldırmaktan çekinme, söz alamama gibi belirtler gözlemlenebilir.
Gençlerde ve kadınlarda daha sık görülür.
Sosyal fobisi olan kişilerin yaklaşık % 20 sinde depresyon da görülür.
Tedavide psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
2-Özgül fobi:
Spesifik bir nesne ya da duruma karşı hissedilen anormal korkudur. Örümcek, kedi, köpek gibi nesne fobileri, kapalı yer, açık alan, asansör, yüksek yer, uçak gibi durum fobileri ve altına kaçırma, gaz kaçırma, terleme, yüz kızarması gibi işlev fobileri en sık görülen özgül fobilerden bazılarıdır.
Özgül fobiler toplumda en sık görülen ruhsal hastalıklardan biridir ve yaşam boyu görülme sıklığı %11 civarındadır.
Tedavide psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
3-Agorafobi:
Tarihsel anlamı meydanlarda ve açık alanlarda bulunmaktan korkma anlamına gelse de günümüzde bunlara ek olarak yalnız kalmaktan, sokağa yalnız çıkmaktan, kalabalık yerlere girmekten, sinema, tiyatro, tünel, köprü, asansör, otobüs, vapur gibi kapalı ve sıkışık alanlarda bulunmaktan duyulan korku ve kaygı da agorafobi olarak tanımlanmaktadır.
Kişinin yaşadığı korku bu alanlarda sıkışıp kalmak, çıkamamak, yardım alamamak, çaresiz kalmak gibi içerikler taşır.
Panik bozukluğu olan kişilerin yaklaşık %40 ında agorafobi gelişir.
Tedavide psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
Daha detaylı bilgi için iletişime geçebilirsiniz. Dr Ayşe Nur OĞUZ