Sosyal fobi , ya da güncel tanımıyla sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), bireyin başkaları tarafından değerlendirilme korkusu nedeniyle sosyal ortamlardan kaçınmasıyla karakterize edilen yaygın bir anksiyete bozukluğudur. Hastalığın etiyolojisi biyolojik, psikolojik ve çevresel etmenlerin karmaşık etkileşimiyle açıklanmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, genetik yatkınlık ve nörotransmitter dengesizliklerinin yanı sıra erken dönem deneyimlerin ve bilişsel süreçlerin de önemli rol oynadığını göstermektedir. İlaç tedavilerinde ise selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) ve serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI) birinci basamak seçenekler olarak öne çıkmaktadır. Bu makale, sosyal fobinin oluş nedenlerini ve güncel farmakolojik tedavi yaklaşımlarını ele almaktadır.
1. Giriş
Sosyal fobi, ilk kez 1980 yılında DSM-III ile tanımlanmıştır ve günümüzde anksiyete bozuklukları içinde en sık görülenlerden biridir. Prevalansı yaşam boyu %7–13 arasında değişmektedir. Bozukluk genellikle ergenlik döneminde başlar ve tedavi edilmediğinde kronik bir seyir izler. Sosyal fobinin anlaşılması, hem erken tanı hem de etkili tedavi açısından önemlidir.
2. Sosyal Fobinin Oluş Nedenleri
2.1. Genetik ve Biyolojik Etmenler
Genetik yatkınlık: İkiz çalışmaları, sosyal fobinin kalıtılabilirliğinin %30–50 arasında olduğunu göstermektedir. Aile öyküsünde anksiyete bozukluğu bulunan bireylerde risk belirgin şekilde artar.
Nörotransmitter dengesizlikleri:
– Serotonin sistemi: Sosyal fobi hastalarında serotonin düzeylerinde düzensizlik ve 5-HT1A reseptör duyarlılığında azalma saptanmıştır.
– Dopamin sistemi: Mezolimbik dopamin yolaklarında aktivite azlığı, sosyal ödüllendirme sisteminin zayıflamasıyla ilişkilidir.
– GABA sistemi: Amigdala aktivitesinin aşırı olması ve GABA inhibitör etkisinin azalması, korku yanıtının aşırı oluşunu açıklar.
Beyin yapısal ve işlevsel bulguları: Fonksiyonel MRI çalışmalarında, sosyal fobide amigdala, insula ve anterior singulat korteks aktivitesinin arttığı; prefrontal korteks kontrolünün ise azaldığı gösterilmiştir.
2.2. Psikolojik Etmenler
Bilişsel modeller: Clark ve Wells (1995) ile Rapee ve Heimberg (1997) modellerine göre sosyal fobi, kişinin sosyal ortamlarda başkalarının kendisini olumsuz değerlendireceği yönündeki inançlarıyla sürdürülür. Birey, sosyal durumlarda kendini dışarıdan bir gözle değerlendirir, olumsuz sonuçlara odaklanır ve bu da kaygıyı güçlendirir.
Davranışsal öğrenme: Sosyal fobinin gelişiminde klasik koşullanma önemli rol oynar.
Model alma: Çocuklukta ebeveynlerin aşırı eleştirel, koruyucu veya sosyal açıdan kaygılı tutumları, çocuğun sosyal ortamlarda benzer kaygı örüntüleri geliştirmesine neden olabilir.
2.3. Çevresel ve Gelişimsel Etmenler
Erken çocukluk deneyimleri: Aşağılanma, alay edilme veya travmatik sosyal deneyimler sosyal fobinin temelini oluşturabilir.
Ebeveyn tutumları: Aşırı kontrolcü veya cezalandırıcı ebeveyn davranışları, çocuğun özerklik ve sosyal yeterlilik duygularını zedeler.
Kültürel faktörler: Kolektivist toplumlarda sosyal normlara uyum beklentisinin yüksek olması, sosyal değerlendirilme korkusunu güçlendirebilir.
3. Sosyal Fobide İlaç Tedavileri
3.1. Farmakolojik Yaklaşımın Temelleri
Sosyal fobi tedavisinde ilaç seçimi, belirtilerin şiddeti, eşlik eden bozukluklar ve hastanın tedaviye uyumu dikkate alınarak yapılır. Genellikle terapi ve ilaç tedavisi kombinasyonu önerilir.
3.2. Birinci Basamak Tedaviler
a) SSRI’lar: Paroksetin, sertralin, escitalopram, fluoksetin. Etki mekanizması serotonin düzeylerini artırarak limbik sistemdeki aşırı uyarılmayı azaltır.
b) SNRI’lar: Özellikle venlafaksin XR etkilidir. Serotonin ve norepinefrin geri alımını engeller.
3.3. İkinci Basamak Tedaviler
a) Benzodiazepinler: Klonazepam ve alprazolam kısa süreli kullanımlarda faydalıdır ancak bağımlılık riski vardır.
b) Beta blokerler: Özellikle performans tipi sosyal fobide (örneğin topluluk önünde konuşma) propranolol kullanılabilir.
c) Diğer ajanlar: Pregabalin ve fenelzin gibi ilaçlar dirençli vakalarda düşünülebilir.
3.4. Tedavi Süresi ve İzlem
SSRI/SNRI tedavileri genellikle düşük dozla başlanır, 8–12 hafta içinde yanıt değerlendirilir. Tam yanıt alındığında tedavi en az 6–12 ay sürdürülmelidir.
4. Sonuç
Sosyal fobi, biyolojik yatkınlık, erken yaşantılar ve bilişsel çarpıtmaların etkileşimiyle ortaya çıkan bir bozukluktur. En güçlü kanıt, bilişsel davranışçı terapi ve SSRI/SNRI tedavilerinin kombinasyonuna yöneliktir. Sosyal fobinin nedenlerinin çok boyutlu anlaşılması, kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesini kolaylaştıracaktır.
Daha detaylı bilgi için iletişime geçebilirsiniz. Dr Ayşe Nur OĞUZ